Ekim 19, 2018

SEVDİĞİM TÜM ERKEKLERE

                       SEVDİĞİM TÜM ERKEKLERE 

           (TO ALL THE BOYS I'VE LOVED BEFORE)

   
       İzlediğim bir diğer film Türkçe karşılığıyla Sevdiğim Tüm Erkeklere. Yine bir Netflix filmi... Yine fragmanını zorla Youtube üzerinden izlemek zorunda kaldığımız için görmekten bıktığımız kitaptan uyarlama bir film... 

       Beni bu filmi izlemeye iten ilk sebep arkadaşlar tahmin edersiniz ki Noah Centineo. :D Sierra Burgess is A Big Loser'ı izledikten sonra Noah Centineo'yu araştırmaya başladım ve oynadığı yapımlar arasında bu filmi de gördüm. Zaten reklamlarından da aşikar olmam sebebiyle başlattım filmi. 

       Bu filmde dikkatimi ilk çeken şey kesinlikle filmin adı. Sanki çok intihar mektubu yazmış gibi değil mi ya? Bana bu isim 13 Reasons Why'ı anımsatıyor. Ama o diziyle en ufak bir alakası yok. Sevdiğim Tüm Erkeklere afişinden de anlayabildiğimiz gibi tamamen pembe, cıvıl cıvıl, tatlı mı tatlı bir genç kız dünyası. Eğer liseye geçmek üzereyseniz ya da lisede okuyorsanız yaş olarak çoğunlukla size hitap ediyor diyebilirim. Ama uyarmalıyım ki şu anda ortaokuldaysanız lise GERÇEKTEN filmlerde gördüğünüz bir ortam değil arkadaşlar. Tabii ki her okul aynıdır diyemem ama beklentinizi çok yüksek tutmamanızı önerebilirim. Çünkü lise dediğimiz yer bu kadar "tatlı" bir yer değil. Sınavlardan, bol çalkantılı arkadaşlık ilişkilerinden, sivilcelerden, kalorifer yanı kapma yarışlarından, derste uyuyarak o günkü uyku ihtiyacını almaya çalışmaktan, yorgunluktan duş bile alamamaktan, tost hamburger yemekten bir ton kilo almaktan ibaret bir yer. Gözünüzü korkutmak istemiyorum çünkü tüm bunlara rağmen en saçma lise fotoğraflarınıza bile yıllar sonra büyük bir gülümsemeyle bakıp biz resmen sınıfça aileymişiz nasıl bu kadar çılgınca şeyleri o kadar kişinin arasında yapmışım ki diyebileceğiniz ve hayatınızın belki de en güzel yılları olacak olan üniversite döneminize geçebilmeniz için bir şekilde atlatmanız gereken bir dönem. Evet arkadaşlar, "Üniversite daha iyi abi ya"cılardanım.
     

Her şey işte gördüğünüz bu gif yüzünden başlıyor. Beş ayrı dönemde beş farklı erkeğe Lara Jean (Lana Condor) tarafından yazılmış beş adet mektup. Mektuplar imzalanmış, zarfa yerleştirilmiş, adresleri yazılmış bir şekilde kutuda bekliyor. Bilinmeyen bir kişi tarafından birdenbire mektuplar sahiplerine gönderiliyor ve Lara Jean için yepyeni bir serüven başlıyor. Aşkı ilk kez tadan genç kızımız kendini belirsizliğin içinde buluyor. 

   


     Mektubun ulaştığı kişilerden bir tanesi gözümüzün nuru, biriciğimiz Peter (Noah Contineo). Ufak bir anlaşma sonucu sevgili rolü yapmaya başlıyorlar ve bilin bakalım ne oluyor? Evet! Birbirlerine itiraf edemeseler de gerçekten aşık oluyorlar. Filmin sadece kapağına bakarak bile bunun olacağını zaten anlamıştık ama yine de izlemesi keyifliydi. Aşama aşama gelişen sahte ilişkinin gerçeğe dönüşmesini izliyoruz film esnasında. Kaldı mı böyle saf aşklar diye sorgulatmıyor değil.:)


     Sierra Burgess is A Big Loser'ı ve To All Boys I've Loved Before'u izlemiş biri olarak bu filmi daha fazla sevdiğimi söyleyebilirim. Konu itibariyle beni daha fazla çekti ve karakterler açısından da daha doluydu diyebilirim. Aynı zamanda bana göre bu da çıtır çerezlik, battaniyenizi çekip bir şeyler yerken soğuk sonbahar günlerinde izleyebileceğiniz sıcak bir film. 

   
     Ha bu arada 19 yaşında Lara Jean'ın mektup taktiğini denesem sizce de çok çocuksu kaçar mı? Hahahahaha.

SIERRA BURGESS IS A LOSER


              SIERRA BURGESS IS A  LOSER


   
       Okulun başlamasıyla kendimi lise temalı dizi ve filmlere batırmış durumdayım. İzlediğim bu tarz filmlerden bir tanesi de Sierra Burgess is a Loser. Dürüst olmalıyım ki bu filmi ilk kez Youtube'da ne zaman video izlemeye çalışsak bize dayatılan ve izleme mecburiyetinde kaldığımız reklamlar arasında gördüm. Gençlik film ve kitaplarını sevdiğim için izledim. 

       Konusuna gelecek olursak Sierra Burgess ana karakterimiz. Kendisi çalışkan, edebiyat konusunda yetenekli, sesi çok güzel tombul bir kız. Veronica ise onun aksine kendini gençliğinin doruklarına kadar yaşamaya çalışan, güzelliğiyle dikkat çeken, derslerini sallamayan okulun popüler kızı. Dan Sierra'nın en yakın arkadaşı, tatlı mı tatlı, kafa çocuk. Veeee Jamey... var mı bu filmi izleyip da bu çocuğa aşık olmayan? Arkadaşlar dürüst olalım ve kendimize itiraf edelim: BAYILDIK BİZ BU ÇOCUĞA. İlk olarak reklamlar arasında görmüştüm Noah Centineo'yu. Filme tıklamadaki baş nedenim Noah desem? :D  




             Filmin fragmanını izlediyseniz biliyorsunuzdur ana konuyu. Ama benim gibi fragman izlemekten hoşlanmayan biriyseniz şöyle açıklayabilirim: Jamey Veronica'yı bir kafede görüyor ve onun numarasını almak istiyor ama Veronica Jamey'nin arkadaşlarını 'fazla' ezik bulduğu için kendi numarası yerine Sierra'nın numarasını veriyor. Jamey ve Sierra bu şekilde konuşmaya başlıyorlar ama Jamey'nin bundan haberi yok, o Veronica'yla konuştuğunu sanıyor. 


Bu bilinmeyen kişiden gelen mesajla Sierra'nın hayatı bambaşka bir yere gidiyor. 

--------------------SPOILER--------------------
Bana kalırsa filmdeki en iyi kalpli karakter kesinlikle Veronica. Sierra'yla arkadaş olduktan sonra kendi içindeki iyi kızı ortaya çıkarıyor. Arkadaşlığın nasıl bir şey olduğunu bize gösteriyor. Sierra'ya karşı hep bir hainlik yapar mı diye tereddüt ettm ama hayır o gerçek arkadaş çıktı. Ama asıl hainliği kim yaptı biliyor musunuz? SIERRA BURGESS. O tweeti maç esnasında yayınlaması ve tüm okulun Veronica'ya sırtını dönmesi... Sierra'nın anlamayıp dinlemeden arkadaşını hiç istemeyeceği bir duruma soktu. Ama filmde asıl "iyi karakter" Sierra gösterildiği için birçoğunuz oh oldu Veronica'ya yapmayacaktı o fenalıkları diye düşünebilirsiniz. Fakat o artık iyi kalpli olmuştu, arkadaş edinmişti ve sırtından bıçaklandı. Filmin sonunda her şey çok çabuk toparlandı. Herkes birbirini kolayca affetti. Gerçekçi olalım arkadaşlar, günlük hayatta böyle bir af grubunun oluşma ihtimalinin %1,3 olduğunu düşünürsek biraz hızlı diyebileceğimiz kadar hızlı gelişti her şey. Ama zaten sonunun iyi biteceğini hepimiz tahmin ediyorduk, değil mi?
---------------------SPOILER-------------------

Ben bu filmi beğenerek izledim. Eğer gerçekten boş vaktiniz varsa ve çerezlik bir film arıyorsanız izleyebilirsiniz. Mutlaka izleyin diyebileceğim bir film değil, benim için 6/10 luk bir film. Ama güzel alt metinleri olan ergenlik dönemimizde hepimize dayatılan bazı algıları yıkmaya çalışan hoş bir Netflix filmi olmuş. 


Ne diyebilirim ki... HEPİMİZE BİR NOAH!

Ekim 06, 2018

MEAN GIRLS (KÖTÜ KIZLAR)






                                

                                     MEAN GIRLS


   


     Bu ay izlediğim ilk film Mean Girls oldu. 3rd October Mean Girls Day olmasıyla gerçekten alakası yok. Tamamen tesadüfi bir şekilde bu ay izledim. Evet, 19 yaşındayım. Evet, gençlik filmi. Evet, daha çok lise çağına hitap ediyor olabilir. Ama ben bu filmi çok sevdim! Gençlik filmlerini, dizilerini zaten severim ama Mean Girls, Türkçe çevirisiyle Kötü Kızlar'ın kült bir film olacağını düşünmemiştim.


      Bir Youtube videosunda sadece filmin adı geçtiği için merak ettim ve izlemeye başladım. Herkesin seveceği bir film mi bilmiyorum ama bu tarz filmlerden, dizilerden hoşlanıyorsunuz bence bir bakabilirsiniz.


       Konu itibariyle çok bilindik, çok klasik, neredeyse her gençlik filminde örneklerini bulabileceğiniz bir konu. 16 yaşındaki lise öğrencisi Cady ve okulun güzel, bakımlı ve seksi üç kötü kızı arasındaki olayları konu alıyor.
   




    
 Son birkaç yıldır birçok yerde duyduğumuz bazı cümleler meğer bu filmden çıkmış. Ne derler bilirsiniz: You can't sit with us!

ADIM ADIM BLOGGERLIK




                                                                                                                                                Ekim, 2018


       Blogger Dünyasına Hoş Geldim!

       Bu benim ilk blog yazım, hatta hesabımı yaklaşık üç dakika önce açtım. Her blogger gibi sözlerime "Okuyan olur mu? Herkes çılgın Youtube dünyasında vloglar izlerken bu yazılar nereye ulaşır?" bilmiyorum diyerek başlamalıyım sanırım. Burayı açmamdaki ilk amaç yaptıklarımı bir yerde depolamak, ay sonunda neler yaptığıma topluca göz atmak ve "Evet, bir şeyler yapmışım." hissini yaşamak. Diğer amacımsa arada bir İngilizce yazılar yazmak ve İngilizce'yi unutmamak.

       Bu blogda diziler, filmler ve kitaplar hakkında bol bol yazacak, yaptığım alışverişlerdeki ürünleri yorumlayacak ve bunları ay ay kategorize edeceğim -tabii ki zaman buldukça-.

      O zaman başlayalım!